İş hayatında her çalışanın ihtiyaç duyduğu 3 temel öge vardır. Bunları sıralamak gerekirse; iyi bir maaş, yöneticilerinin adaletli olması, gelecek kaygısı yaşamamak.
Tabi bunların altı sayfalarca doldurulabilir ama ben bugün iş hayatında adalet olgusundan bahsetmek istiyorum. Adalet terim olarak herkesin hak ettiğini almasıdır. İş hayatında adaletten bahsedeceğim ama aslında sadece iş hayatında değil hayatın tüm alanlarında adalete ihtiyacımız var. Evde aile bireyleri ile ilişkilerimizden tutunda trafikte araç kullanırken bile adalete ihtiyaç duyuyoruz. Sıkışık trafikte beklerken yan yoldan birisi sizin şeridinize girmek istediğinde hissettiklerinizin altında aslında adalet isteği vardır. Ben saatlerdir ilerlemek için bekliyorum ama adam yan yoldan benim önüme geçmeye çalışıyor dersiniz. Sizin hakkınızı gasp eder ve sizde hakkınızı yedirmemek istersiniz. İşte bu adalet duygusudur.
Peki iş hayatında adalete nasıl ihtiyaç duyuyoruz?
Az önceki örnekte bahsettiğim gibi yan şeritten sizin şeridinize atlayanlar iş hayatında da mevcutlar. Siz yıllarınızı verisiniz, çalışırsınız çabalarsınız pat diye önünüze birini koyarlar. İşte bu adalet isteğini körükler. Terfi konusu bunun sadece bir örneğidir. Bunun dışında ücretlendirmede, görev dağılımında, çalışma saatlerinde, takdir görme gibi kavramlarda da adalet ihtiyacı vardır. Siz çok çalışıyorsunuzdur ama bilmem neredeki bilmem kim sizden daha az çalışmasına rağmen sizden çok maaş alıyordur. Sizin terfi yollarınız kapalıdır ama bazıları çatır çatır terfi alıyordur. O kadar proje yapmışsınızdır bir takdir görmemişsinizdir ama adam bir dosya adı değiştirmiştir neredeyse madalya takacaklardır. Hafta sonları bile çalışıyorsunuzdur ama adam memur gibi gelip gidiyordur. Bunların hepsi adalet ihtiyacı belirten cümlelerdir.
Peki bu cümleleri kurarken kendimiz adaletli davranıyor muyuz?
Bilmem neredeki bilmem kim sizinle aynı kıdeme mi sahip? Sizden daha fazla yetkinliği mi var? Sizden daha mı çözüm insanı? O zaman bilmem kim daha çok maaş alır. Çatır çatır terfi alanlar ile aynı özelliklerde misiniz? Aynı işi mi yapıyorsunuz? Veya terfi almak için bir gayretiniz var mı? Bu soruların herhangi birine bile hayır derseniz o zaman millet çatır çatır terfi almakta haklıdır. İnsanın ilk önce kendine adaletli olması gerekiyor. Eğer kendi içinizde adaleti tahsis edemiyorsanız başkasından adalet beklemeyin.
Kendi adalet mukayesenizi yaptınız ve baktınız siz haklısınız. O zaman hakkınızı arayın ne olursa olusun arayın. Çünkü kendi hakkını aramayan insan topluma zararlıdır. Kendi hakkını aramayan insan toplumda adaletsizliğin en temel nedenidir. Eğer hakkınızı aramazsanız adaletsiz insanlar bu durumdan cesaret alır ve kendilerini haklı görürler.
Peki kendi içinde adalet mukayesesi yapmayan-yapamayan insan?
Zaten kendi içinde adalet mukayesesi yapamayan-yapmayan insan çevresine de adaletli davranmaz bu nedenle diğer bireylerle ilişkileri de eksiktir veya yarım yamalaktır. Böyle kişiler genellikle sürekli adaletten bahseder. Sürekli insanları adaletli olduklarına inandırmaya çalışırlar. Kendi doğrularını etrafındakileri doğrusu olması için bahaneler uydururlar. Yemin ederler, kutsal gördükleri şeyleri öne sürerler. Yeri gelir baskı kurarlar. Üstüne üstlük böyle insanlar kendilerini çok büyük görüp çevrelerindekilere yaptıkları en ufak bir iyiliği bile lütuf görürler.
İş hayatında ise bu daha acımasızdır. Özellikle adaletsiz olan kişi yönetici ise durum vahimdir. Çünkü üstü haricinde kimse onlardan hesap soramaz. Kişi en tepedeyse kimse ondan hesap soramaz. Özellikle orta düzey yöneticilerin bazen kendilerininde o iş yerinin bir çalışanı olduklarını unuttukları olur. Altındakilere karşı davranışları, bir gün kendilerininde yöneticileri tarafından uygulanabileceğini unuturlar. Yeri geldiğinde adaletsiz davranışları için saçma sapan bahaler öne sürer veya ben böyle uygun gördüm der ve geçer. Ama bu kurduğu cümlelerle kaç kişinin iş aşkını, adalet anlayışını ve görev inancını yıktığını bilmez.
O dakikadan sonra o iş yerinde artık verimden söz etmek söz konusu değildir. Çalışanlar ne kadar çabalarsa çabalasın başarılı olamayacaklarını bilirler. Özellikle yıllarını iş yerine vermiş ve beklenti içinde olanların artık kolu kanadı kırılmıştır. O iş yerinde adalet sistemi çökmüştür. Bu nedenle bir işi hiç yönetmemek adaletsizce yönetmekten daha iyidir.
İş hayatının yargıçları yöneticilerdir. Yöneticinin marifetli olup olmadığı adalet konusuna bakış açısından anlaşılır. Eğer her çalışanlarına eşit değilde adaletli davranabiliyorsan sen iyi bir yöneticisindir. Verdiğin karar herkes veya büyük bir çoğunluk tarafından kabul görüyorsa ve mantıklı bulunuyorsa sen adaletli karar vermiş olursun. Ben bilmem kime şu kadar zam yaptım. Nedenleri bunlar bunlar diye biliyorsan ve karşındakini de gerçekten ikna edebiliyorsan sen iyi bir yöneticisindir.
İş yerinde adalet diyorsak sadece zam veya terfi durumlarını değil takdir görme, çalışma saatlerindeki düzensizlik, iş yükünün eşit dağılması, kıdem anlayışının abartılması veya görmezden gelinmesi gibi durumlarında ele almamız gerekiyor.
Özellikle Türk firmalarında olan takdir etmeme durumu da bir adaletsizliktir.
Emek veren insanı emeğinden dolayı tebrik etmek gerekiyor. Unutmayın insanlar hak ettiklerini almak ister. En ufak bir teşekkür bile insanları motive eder ve bakış açısını değiştirir. Veya bir insana kıdemli diye aşırı imtiyazlı davranmak, kıdemli kişinin kendini imtiyazlı zannetmesi en büyük adaletsizliklerden biridir. O iş yerinde herkes ekmek parası için vardır ve herkes üstüne düşeni mümkün olduğu en iyi şekilde yapmak zorundadır. Bir kişinin kıdemli olması onun iş yapmayacağı anlamına gelmez. İş yerlerinde kıdemli insanlara ayrıcalıklı değil hoşgörülü yaklaşmak daha hoş olur.
Çünkü kıdemli insanlar sadece yıllarıdır o iş yerinin yükünü değil hayatında yükünü taşımışlardır.
Daha çok takdir edilmek ve fikirlerinin alınmasını isterler. Unutmayın insanlar her zaman görüşlerinin önemsenmesini ister. Özellikle iş yerinde bir değişim olacaksa ve bu değişiklik yıllarını iş yerine vermiş insanları da etkiliyorsa bir direnç görebilirsiniz. Bu direnci en aza indirmek için değişikliğe karar verirken kıdemli insanlarında fikrini almanız ve buna göre hareket etmeniz direncin azalmasına neden olacaktır. İşte bu da sizin adaleti tahsis etme yöntemlerinizden biri olabilir.
Adaletli davranışlar iş yerinde motivasyonu, mutluluğu ve dolayısıyla üretkenliği arttır.
Yöneticiyseniz koltuğunuzu sağlamlaştırırsınız ve çalışanlarınızın bağlılığını kazanırsınız. Yönetici değilseniz iş arkadaşlarınızın saygısını kazanırsınız. Eğer adaletli davranırsanız göreceksiniz ki etrafınızdaki insanların size karşı bakışı değişecektir. Birbirine karşı adaletli çalışanların olduğu iş yerlerinde refah vardır, bereket vardır. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi. Adalet mülkün temelidir. Mülkünüzü adaletin üzerine kurmanız dileğiyle.
Uğur Kösa
Yazım yılı 2017’dir